Edirne F Tipi Cezaevi’nde Kasım 2016’dan bu yana tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş genel Lideri Selahattin Demirtaş, gündemde yer Meydan bahislere ait olarak T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı.
HDP’nin diyaloğa Aleni olduğunu söyleyen Demirtaş ortak Namzet sürecine ait müzakere vurgusu yaptı. Demirtaş, “Müzakerenin Aleni ve şeffaf olması HDP’nin ön şartıdır. HDP her parti kadar yasaldır, yasaldır. Ne diye kapalı kapılar gerisinde konuşulsun ki? Unutulmasın ki, kameralar önünde PKK ile Kandil’de, devlet heyetinin gözlemciliğinde Öcalan ile görüşüldü bu ülkede” dedi.
Erdoğan HDP ile kameralar önüne geçerse kimse şaşırmasın diyen Demirtaş şu tabirleri kullandı:
HDP üzere demokratik siyasetin TBMM’deki bir temsilcisi ile görüşmeye yürek edemeyenler, Türkiye’nin Çehre yıllık problemlerini çözmeyi garanti edemezler. Bu saçma sapan fobinin aşılması lazım artık. Size uç bir kıymetlendirme üzere gelebilir fakat önümüzdeki aylarda Erdoğan, HDP ile kameralar önünde görüşmeyi önerirse kimse şaşırmasın.
Altılı Masa’nın kendi başına belirleyeceği Namzet millet İttifakı’nın adayı olur, o adayın ortak adaya dönüşmesi de kolay olmaz. Münasebetiyle millet İttifakı adayını açıklamadan Evvel HDP iç siyasal, toplumsal muhalefetin görüş ve tekliflerini alınırsa bu, ön açıcı bir teşebbüs olur. Namzet bu teknikle belirlendikten sonra da adayın kendisi, Tekrar bu bölümleri ziyaret ederek hepsiyle demokratik unsurlar konusunda uzlaşma arayışına girer. HDP ile de bu çerçevede Aleni bir görüşme yaparak uzlaşma arar.
Görüşmelerde HDP’nin gizli bir gündemi ya da ajandası olacak değil. bütün talepler ve beklentiler Türkiye toplumunun tamamının, 85 milyonun ortak çıkarını, faydasını gözeten prensipleri içeriyor. Şayet HDP ile millet İttifakı’nın adayı ortasında yürütülen müzakere, ki o müzakereyi yarım günde tamamlamak mümkün, uzlaşmayla sonuçlanırsa HDP kendi yetkili konseylerinde tartışarak ortak adayı destekleme kararı alabilir.
HDP’nin millet İttifakı’nın adayının ziyaretinde önüne koyacağı şey, 2021 Eylül’ünde açıkladığı 11 unsurluk tavır dokümanıdır. Bu tavır evrakına bakılmasını öneririm. Bu tavır evrakındaki hangi unsura neden karşı çıkılabilir ki? Natürel bütün bu süreçlerin Emek ve Özgürlük İttifakı ile de Aleni ve şeffaf biçimde yürütülmesi gerekir.”
Demirtaş, İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu denklemiyle karşı karşıya kalması durumunda Kürtlerin tercihinin ne istikamette olacağı sorusuna ait “Niye bu türlü bir denklemle karşı karşıya kalınsın? İki ismin birebir anda Namzet olması, olasılıklar içinde görünmüyor. Ayrıyeten bir Biricik Kürtler mi seçimde oy kullanacak?” karşılığını verdi.
“MANSUR YAVAŞ KIRMIZI ÇİZGİ Mİ?”
“Mansur Yavaş Kürtlerin Kırmızı çizgisi midir?” sorusuna da Karşılık veren Demirtaş şu sözleri kullandı:
İlkeler, sistem, kurumsal istikrar ve denetleme üzere Temel hususlarda uzlaşma sağlandıktan sonra ismin ne olacağı ikinci plana düşer. itimat veren bir uzlaşma olursa her İsim Namzet olabilir ve katiyetle de kazanır. Beşerler Namzet adayları konusunda şahsî fikirlerini açıklamakta özgürdürler fakat HDP kurumsal görüş olarak hiçbir İsim için Olumlu ya da Olumsuz görüş açıklamadı, prensipleri öne çıkardı ve Kırmızı çizgi koymadan müzakereye daima Aleni oldu. Öbür türlüsü politik değil, ferdî tavır olur. HDP idaresi bu mevzularda başından beri dengeli ve Aleni davrandı.
“HELİKOPTERLERLE SARAY’A GÖTÜRÜLÜRÜM”
Daha Evvel İz Gazete’ye verdiği söyleşide kullandığı “Ben istesem bir günde buradan çıkarım, lakin onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, o denli bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim” sözüne açıklık getiren siyasetçi, şunları kaydetti:
“Bugün Erdoğan’ı destekleme kararı alsak sabah erkenden tahliye edilirim ve Cumhurbaşkanlığı helikopteriyle Saray’a götürülürüm, öğle yemeğini de orada yerim herhalde. lakin ben buraya kendim olarak girdim ve de o denli çıkacağım. Birinci yemeğimi de konutumda yiyeceğim, Ufak kızıma kelamım var.”
“BURADAN DA BİR MAĞDURİYET ÇIKARIR”
Demirtaş’ın öne çıkan öbür cevaplarıysa şöyle oldu:
*Sonuç alınır yahut alınmaz, Kıymetli olan Erdoğan’ın Yasa tanımaz tavrına açıkça karşı çıkılması ve adaylığının meşruiyetinin olmadığının Kamu önünde gösterilmesidir.
*“Erdoğan bunu mağduriyet için kullanacak” üzere bir tasaya kapılmanın manası yok zira 85 milyon tıpkı anda bağırıp “Biz, Erdoğan’ı Fazla seviyoruz” desek bile Erdoğan illa ki buradan bir mağduriyet çıkarır. Hiçbir şey demese “Görüyor musunuz beni sevgiye boğmaya çalışıyorlar ancak milletim bu boğma teşebbüsünde müsaade vermez” der yani?
Yorum Yok