Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen panelde sıhhat Bilimleri Fakültesi Kamu Sıhhati Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, Türkiye’de nihayet 10 yılda diyabetin görülme sıklığının yüzde 100 arttığına dikkat çekti. Milletlerarası Diyabet Federasyonu’nun datalarına nazaran Türkiye’de 9 milyon diyabet hastası bulunduğunu söyleyen Yılmazel, sistemli şeker ölçümünün yapılması gerektiğini söyledi.
Diyabetin Ömür şekli değişiklikleri ile Denetim altına alınabilen ve önlenebilen bir hastalık olmasına Karşın Türkiye’de hem hastalığın idaresi hem de erken teşhis açısından Önemli problemlerin Mevcut olduğunu Anlatım eden Doç. Dr. Yılmazel, “45 ıslak ve üzerindekiler ile risk faktörü taşıyan herkesin diyabet taramasından geçmesini önemsiyoruz. Bilhassa risk kümelerine yönelik sıhhat taramaları ve fırsatçı taramalar erken teşhis açısından değerlendirilebilecek durumlar.
Diyabetin teşhis ile ilgili kriterlerinin âlâ irdelenmesi gerekir. 8-10 saatlik açlık sonrasında kan şekeri seviyemizin 100 mg/dl olması olağan kan şekeri seviyesine sahip olduğumuzu gösterir. Kan şekerinin 100 ile 125 mg/dl ortasında olması bozulmuş açlık glikozuna sahip olduğumuzu gösterir. Kan şekerinin 126 mg/dl ve üzerinde olması ise diyabet teşhisini koydurur. Bizim için değerli olan Küme açlık kan şekerinin 100 ile 125 mg/dl ortasında olduğu kümedir. Bu Küme ileride prediyabet ve tip 2 diyabet tanısı alabilecek kümelerdir.
Kan şekerinin 100 ile 125 mg/dl ortasında olan kümeler için oral glikoz tolerans testini öneriyoruz. Yeniden 8-10 saatlik açlık sonrası şahıs kliniğe gelerek 75 gram glikoz solüsyonu içerek bu testi verebilir. Testin sonucunda bulduğumuz değer 140 mg’ın altında ise olağan, 140 mg ila 199 mg ortasında ise bozulmuş glikoz toleransı, 200 mg ve üzerinde ise büsbütün diyabet teşhisini almış oluyor” dedi.
“3 YILDA BİR KAN ŞEKERİ SEVİYESİ ÖLÇTÜRÜLMELİ”
Düzenli kan şekeri ölçümünün Kıymetli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmazel, “Risk faktörlerini barındıran ve 45 ıslak üzerindeki bireyler test sonuçları olağan olsa bile kesinlikle 3 yılda bir kan şekeri seviyesi ölçtürmeli. Sonuçların normalliğine çokta güvenmemek gerekiyor. Bilhassa risk faktörü varsa yılda bir Kez taramadan geçmek gerekiyor.
Kan şekeri seviyesini ölçtürürken bir yanda Hemoglabin A1c seviyesine baktırmamız gerekiyor. Zira bu pahanın yüzde 6.5 ve üzerinde olması Kesin teşhis koydurmasa da tanıyı güçlendiren bir öge. Bu nedenle Hemoglabin 1 c seviyesine de bakılmalı. Yalnız Biricik başına teşhis koyduramaz. Hemoglabin A1 c seviyemiz geçirdiğimiz enfeksiyondan, vitamin eksikliğinden Özellikle B vitamini eksikliğinden ve demir eksikliği anemisinden de etkilenir. Bu nedenle kesinlikle açlık kan şekerinin de kesinlikle ölçtürülmesinde Yarar var” diye konuştu.
“KORONAVİRÜS SALGINI DİYABET HASTALARININ ARTMASINA YOL AÇTI”
Korona virüs salgınının diyabet hastalarının artmasına neden olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yılmazel, “Çünkü sıhhat hizmetleri daha Fazla elzem olaylara ayrıldı. Hasebiyle öbür hadiseler biraz ikinci planda kaldı. Kişiler sıhhat hizmetlerinden gereğince faydalanamadı yada denetimi geldiği halde bu denetimini aksattı. Buda hadiselerde bir yığılmaya hatta gizli diyabetin teşhis almamasına neden oldu. Herkesin aile doktorlarına giderek kan şekerlerini ölçtürmelerini ve riskli kümeler ortasında yer alıyorlarsa bir uzmandan dayanak almalarını tavsiye ediyoruz” halinde konuştu.
Yorum Yok