Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, 2 Mayıs Dünya Astım Günü çerçevesinde Değerli ihtarlarda bulundu.
Prof. Dr. Akkoyunlu, Dünyada 340 milyon astım hastası olduğuna dikkati çekerek “Astım dünya çapında Fazla sık görülen ve Özellikle sıhhat sistemi üzerinde hem maddi manada hem de hastalık açısından Önemli yükü olan bir hastalıktır. Her Yıl 400 binden Çok astıma bağlı vefat olduğunu biliyoruz ve bütün sıhhat harcamalarının yüzde 3’ünün astım ve astımın oluşturduğu hastalıklara bağlı olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Hastalık ağır geçmese bile Amel gücü kaybına ve sık rapor almaya neden olduğunu biliyoruz. Sıklık olarak Türkiye’de net bir bilgi olmamakla Bir arada farklı bölgelerde farklı sıklıkta Hadise oranları mevcut. Yaklaşık olarak yüzde 8 ila 25 civarında astım sıklığını gösteren çalışmalar var. Yani her 10 şahıstan 1’inde astım görülebiliyor” diye konuştu.
“İLKBAHAR ASTIMIN MEVSİMİDİR”
Toz, parfüm ve deterjan üzere hususların ağır kullanımıyla astımın arttığını belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, şöyle devam etti:
“Astım hastalığı Özellikle Belde yaşantısına bağlı olarak erken devirde çocukların enfeksiyonlarla, mikroplarla ve bakterilerle karşılaşmaması nedeniyle hijyene bağlı ortaya çıktığı söylenmektedir. kent yaşantısının getirdiği toz, parfüm ve deterjan üzere birtakım unsurların ağır biçimde kullanılmasına bağlı olarak sıklığı daha da artan bir hastalıktır. Astım ataklar biçiminde kimi resen, kimi tedavilerle güzelleşen, öksürük, hırıltı kimi soluk darlığının olduğu bir hastalıktır. Bu semptomlara baktığımız Vakit birçok hastalığın bu kümede olduğunu biliyoruz. Bu nedenle astım tanısı kimi gözden kaçmakta kimi de astım ismi altında hastalıkların yanlış değerlendirildikleri bilinmektedir.
Astım genel olarak olağanda Mevcut olan irritanlara karşı bedenin oluşturduğu çok tepkidir. Herkes bir irritasyon oluşturur fakat astım hastalarında bu Fazla abartılı bir Cevap vererek ortaya çıkar. Hava kirliliği nedeniyle hafif bir balgam artışı kimi Fazla ağır olmayacak biçimde öksürük oluşturabilir fakat bu astım hastalarında daha ağır ataklar halinde olur. İlkbaharda Özellikle çiçek polenlerinin ve birebir vakitte küflerin ağır bir formda bulunduğu hatta kimi kimyasal kirleticilerin ağır olarak çıktığı periyottur. İlkbahar aslında göğüs hastalıklarının, astımın mevsimi olarak biliniyor, sonbaharda da daha az ölçüde görmekteyiz.
“GENETİK BİR HASTALIK OLDUĞU İÇİN KALICI”
Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, astımın genel olarak genetik bir hastalık olması nedeniyle kalıcı olduğuna değinerek şu bilgileri verdi:
“Astımı toprak üzere kıymetlendiririz. Toprak hazırdır, verimli bir topraktır fakat üstüne tohum ekmezseniz yeşermez. Astımda genetik bir hastalıktır, genetik bir alt Bina olsa bile Şayet üstüne bir irritan unsur eklenmediği Vakit yahut sigara, nargile dumanı üzere irritanlara maruz kalmadığınızda, üst teneffüs yolu rahatsızlığı geçirmediğinizde hastalığın ortaya çıkma yahut Mevcut olan astımın alevlenme ihtimali düşük kalıyor. Bu yüzden semptomların ortaya çıkması için mutlaka etkene maruziyetin Mevcut olması gerekiyor.
Aynı vakitte hastalığın yükü azaltılırsa Vakit içerisinde ilaçların da dozu azaltılarak aşikâr periyotlarda ilaçlar büsbütün kesilebiliyor ve hastalığın tekrar başlamaması için astımı tetikleyen unsurlardan Irak durmak gerekiyor. Şayet astım hastalığı varsa; katiyen sigaradan Irak durulmalı, ilaçlar düzgün kullanılmalı, istikrarlı ve nizamlı beslenmeli, antrenman yapılmalıdır. Toza, dumana maruz kalmayacak ve enfeksiyondan korunacak biçimde bir hayat sürmek gerekiyor. Aslında astım Denetim sağlandığı Vakit rastgele bir ekstra bir ziyan oluşturmayacak bir hastalık lakin Denetim edilemediğinde işler Fazla değişmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir hastalık.”
Yorum Yok