TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçesi görüşülüyor. Kurulda Laf Meydan GÜZEL Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, şunları söyledi:
“BAKANLIĞIN EN AĞIR SORUMLULUĞU ‘KANAL İSTANBUL’ ismi VERİLEN SU YOLUDUR”
“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yüklendiği en ağır mesuliyet bana nazaran ‘Kanal İstanbul’ ismi verilen, Marmara Denizi ile Karadeniz ortasında yapılması düşünülen su yoludur. Niye yapılmak isteniyor? Bu türlü bir gereksinim Mevcut mı? Yapılabilir mi? Yapılırsa sonuçları ne olur? Oraya harcanacak parayla daha acil, üstelik katma değer yaratacak ve istihdam sağlayacak esaslı yatırımların yapılması daha hakikat olmaz mı? Yapılsın diyenlerle, yapılmasın diyenler ortasında, bugüne kadar bilimsel yahut siyasi olarak bir münakaşa ortamı yaratılamamıştır.
11 yıldır giderek artan kararlılık tabirleriyle Daimi gündemi işgal etmesine ve tekraren ihale tarihi verilmesine Karşın ortada hala fizibilite raporu bile yoktur. ÇED raporundaki çelişkiler ve eksiklikler giderilmemiş ve milletlerarası kabul görecek bir Nitelik kazanamamıştır. İhale belgesi yoktur, hasebiyle ihale şartnamesi, mukavele tasarısı, projeler ve Amel takvimi de yoktur. İhale metoduna bile karar verilememiş, ihale bedeli hakkında değişken tabirler kullanılmıştır. Marmara Denizi’ne imdat daveti yaptıran müsilajın bile kanalın yapılması ile tahlile kavuşacağı söylenmiştir.
Montrö Boğazlar Kontratı en zirvedeki yetkililer tarafından küçümsendi, yok sayarız denildi. Montrö’yü savunan büyükelçiler hakarete uğradı, amiraller sorguya çekildi, kimileri mahpusa atıldı. Rusya-Ukrayna Savaşı çıkınca da Montrö’ye sahip çıkılmaya başlandı. Küçümseyen o yetkililer tarafından kıymeti vurgulandı. Tüm bu gelişmeler olurken Cumhurbaşkanı’nın ‘Bu kente ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz’ kelamına tam da Müsait olarak İstanbul’a en Aka ihanet yapılmaktadır. Bu ihanet Etraf ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmekte ve Kanal İstanbul denilen bölge yapılaşmaya açılmaktadır.
“HERKES BİLİYOR Kİ İSTANBUL RANTA KURBAN EDİLMEKTEDİR”
Bazı Arap televizyonlarında, kanal görünümlü arazi reklamlarının başladığı basında yer aldıktan sonra, ne yapılmak istendiği daha yeterli anlaşılmaya başlandı. nihayet 4 yılda, Evvel 1/100.000 Ölçekli Etraf Tertibi Planı resen değiştirildi. Bu halde İstanbul’un anayasası değişmiş oldu. Uzun müddet tartışılarak 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edilen planın değişmesiyle, Aka ihanet başlamış oldu. İtirazlara aldıran olmadı. 1/5.000 Ölçekli bayındır Planı ve 1/1.000 Ölçekli Uygulama Planları da tıpkı metotla değiştirildi ve itirazlarımıza karşılık bile verilmedi. Bölgede yaşamakta olan Kamu yerlerinden edileceğini anlayınca, toplu aksiyonlarla seslerini duyurdular. Yapılan haksız uygulama bir Sefer daha ortaya çıkmış oldu. Bu bölgede akıllı Belde kurulacakmış, sarsıntıya güçlü olacakmış üzere masallar ile algı yaratılmaya çalışılsa da herkes biliyor ki İstanbul ranta kurban edilmektedir.
“KANAL İSTANBUL YAPILACAK ALGISI SEÇİME KADAR DEVAM EDECEĞE BENZİYOR”
Kuzey Marmara otoyoluna ilişkin Sazlıdere Barajı geçişini sağlayacak köprü ile ilgili, ‘Kanal İstanbul’un temelini merasimle atıyoruz’ halinde İzah yapılmasının da algıdan Öbür bir manası olmamıştır. ‘Bakın kanalı yapıyoruz’ izlenimi verilmek istenmiştir. Kanal İstanbul yapılacak algısı seçime kadar devam edeceğe benziyor.
2018’den bu yana kanalla ilgili Tüm yanlışlıkları ortaya koyarak yapılmaması gerektiğini ve yapılamayacağını Anlatım ettik. temel niyetin de yapılaşmaya geçilerek rant peşinde koşulduğunu argüman ettik ve haklı çıktık. Artık de söylüyoruz. Bu yapılaşma olmamalıdır. Oradaki yerleşik Kamu yerinden edilmemeli ve İstanbul’un havası, suyu, bitkisi, böceği kısaca hayat damarları kesilmemelidir. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Bir arada gideceğine inandığımız bu iktidardan sonra her şey olağana dönecek ve temelleri üzerine oturacaktır. O Vakit bu ihanete ortak olanlar en azından utangaç olacaktır. Cezayı hak edenler de elbette cezasına katlanacaktır.
“KANAL GEREKÇESİYLE BÖLGENİN YAPILAŞMAYA AÇILMASININ DA İSTANBUL’A İHANET OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100’üncü Yıl bütçesi üzerinde konuşurken bir İkaz misyonu de yapmak istiyoruz. Birçok parametrenin bilinmediği, ilim etraflarında gerektiği kadar tartışılmadığı ve mutabakat sağlanmadığı, kamuoyunda gereğince anlaşılmadığı, geriye dönüşü olmayan riskler taşıdığı, Fazla Aka bir bütçenin Laf konusu olduğu, buna karşılık Değerli bir getirisinin net olarak açıklanamadığı, bu türlü Aka bir teşebbüsün uygulamaya konulmasını mutlaka yanlışsız bulmuyoruz. Kanal gerekçesiyle bölgenin yapılaşmaya açılmasının da İstanbul’a ihanet olacağını düşünüyoruz.”
Yorum Yok