Uzman Psikolog Hande Nacar Baş, sıklıkla kalp krizi ile karıştırılan panik girişken hastalığıyla ilgili Değerli bilgiler verdi.
Beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve hastalar tarafından kriz olarak isimlendirilen endişe nöbetlerine panik girişken denildiğini lisana getiren Psikolog Baş, “Kişinin nabzının hızlanması, göğüste sıkışma veya ağrı, soluk darlığı, boğulur üzere hissetme, baş dönmesi, sersemlik, bayılacakmış hissi, mide bulantısı üzere fizikî belirtilerin yanı Dizi vefat korkusu ya da denetimi kaybetme korkusu biçiminde belirtiler veren ve bu belirtilerin en az dört adedinin taşındığı Vakit şahısta panik girişken olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Psikolog Baş, her Çehre şahıstan dördünde görülen panik bozukluğun, bayanlarda görülme oranının daha yüksek olduğunu ve çoklukla 25-35 yaşlar ortasında, evhamlı olan, hayata ve geleceğe dair plan yapan insanlarda daha sık rastlandığını da Anlatım etti.
“HASTALIK DEĞİL BELİRTİDİR”
Yaşayan birden fazla insanın sorunun ruhsal olduğuna bir türlü inanmadığına değinen Psikolog Baş, “Panik Arıza hastalığının en Değerli belirtisi olan panik atak, Biricik başına bir hastalık değil; panik bozukluğu hastalığının belirtisidir. Panik bozukluğu ise, beklenmedik anlarda yaşanan ve tekrarlayıcı panik atakların görüldüğü, panik atakların olmadığı vakitlerde kişinin panik girişken yaşamaktan korktuğu ve istemsizce bedenine kulak verdiği, sıklıkla fizikî sıhhatini düşündüğü ve mevt korkusu ya da hasta olma korkusu taşıdığı bir ruhsal hastalıktır” diye konuştu.
Psikolog Baş, ruhsal olarak yıpranmış insanlarda daha sık görülen; uzun bir süre görmezden gelinen meselelerin çözülme vaktini haber veren panik atakları “zihnin gövde yardımıyla çığlığı” olarak tanımladı.
“SEBEP, GEÇMİŞTE YATIYOR OLABİLİR”
Tedavisinde psikiyatr ve psikologların birlikte çalışması gerektiğinden bahseden Psikolog baş “Panik bozukluğun birinci sebebi, beynimizde nöron ismi verilen hudut hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen birtakım beyin hormonlarının olağandışı çalışmasıdır. İkinci sebepse, çocuk yaşlarda eksikliğini hissettiğimiz kimi hislerin telafisini yapamamamız, affedemediklerimiz, kayıplarımız ya da kendimize duyduğumuz öfkedir. Uzunca bir süre kendimize acımasız davranmamızdır” diye konuştu.
Yanlış kanılarının sebebini keşfeden hastanın, panik hissini Denetim etmeyi öğreneceğini lisana getiren Psikolog baş “Tedavisi Muhtemel bir hastalık olan panik bozukluk, tedavi edilmediği noktada kişinin hayatını zorlaştırmaya devam eder” dedi.
“PANİK ATAĞIN 6 TİPİ VAR”
Psikolog baş panik atağın 6 cinsini şöyle açıkladı:
“Sıklıkla karşımıza çıkan ve yazılarda yer verilen klasik paniğin yanı sıra, kognitif panik, non kognitif panik, noktural panik, gastro intestinal panik ve korkusuz panik, panik atağın çeşitlerini oluşturur. Klasik panik, kalp krizi ile karıştırılan, çarpıntı ile başlayıp nefeste daralma ile devam eden panik girişken çeşididir.
Kognitif panik ise kişinin aklını kaçırmasından korktuğu, ruhunun vücudundan ayrıldığı hissine kapıldığı bir Cin panik ataktır. Non kognitif panik ise kişinin sadece kötülük hissi hissettiği panik ataklara denir. Hafif bir çarpıntı ve soluk daralması görülebilir Ancak klasik panik kadar ağır değildir.
Kişinin uyku esnasında panikle uyandığı, uyku anında kişinin endişe hissettiği panik çeşidi ise noktural paniktir. Gastro intestinal panik, mide ve karın bölgesinin panik alarmı vermesi ile oluşan panik cinsidir. Şahısta bulantı, şişkinlik, gaz yahut ishal görülebilir. nihayet olarak korkusuz panik, anksiyete görülmeden yaşanan panik tipidir. Sebebi fizyolojik algılanır, bu sebeple psikologlara başvuran panik girişken hastalarının azınlığıdır.”
“ATAK SIRASINDA BİR EL KALBE, BİR EL KARNA KONULMALI”
Panik girişken yaşanırken kişinin sık ve kesik kesik soluk aldığının bu nedenle de girişken sırasında soluk düzenlemenin altını çizen Psikolog Baş, “Öncelikle soluk alışverişi düzenlemek Fazla kritik ve değerlidir. Panik yaşandığı Lahza kişinin Müsait bir yere oturup, kaslarını özgür bırakması ve akabinde bir elini kalbine oburunu karnına koyması gerekmektedir. Zira soluk alırken devinim eden göğüs değil karın yani diyafram olmalıdır. şahıs karnını şişirerek, burnundan 5 saniye derin soluk almalı, aldığı nefesi 4 saniye karnında tutmalı ve akabinde yavaş yavaş 3 saniye içerisinde ağızdan vermelidir. Bu metot kişinin bedenindeki oksijen ölçüsünün artmasına ve bu sayede kasların rahatlamasına Sebep olacaktır. En Çok 5 defa bu çalışmayı yapmalısınız” dedi.
Psikolog Baş, uzun vadede ise günlük yürüyüş tavsiye etti.
Yorum Yok