Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; Çanakkale’nin Alçıtepe ilçesinde muhtarlarla bir ortaya geldi. Kılıçdaroğlu’na; CHP genel reis Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP Küme Başkanvekili hür özel ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş eşlik etti. Kılıçdaroğlu, burada şunları söyledi:
“Geçen Yıl buraya geldiğimde, Atatürk heykeli istenmişti; köyümüzün meydanına koyalım diye. Evvel, bu talebi Aka bir sevinçle karşıladığımı Anlatım etmek isterim. Bu bölgede, insanların; Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelini talep etmeleri hoş bir şey. Bu bölge, bizim tarihimizde Fazla değerli. Burada, şehit kanları ile sulanmayan bir karış toprak bile yok. Beşerler hayatlarını verdiler bu hoş ülke için, istikbal jenerasyonlar için feda ettiler. Bize düşen vazife, onları her vakit, her ortamda, onları hürmetle anmaktır. Onlara minnet duymaktır. Onlar hayat verdiler; bizler, bizlerin torunları yaşasın diye.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu bölgedeki kıymeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın önsözü çabasıdır. Birinci gayret burada başlamış, daha sonraki süreçlerde, Anadolu’nun değişik yerlerinde çoban ateşleri yakarak, Kuvvay-ı Milliye’yi oluşturarak çabayı kazanmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını Lozan Muahedesi ile tescil ettirmişlerdir.
‘DEVLETİN BİR BİREYE TESLİM EDİLDİĞİ SONUÇ ÇANAKKALE’DİR’
Çanakkale’nin bir Öbür değeri daha var. Burada binlerce insan hayatını kaybetti. Bir Biricik Hasım gemisi geçemezken, üç Yıl sonra bir kişinin iradesi ile o savaşan gemilerin tamamı Biricik kurşun atmadan buradan geçtiler ve İstanbul’u işgal ettiler. O nedenle, biz, ‘Devlet bir şahsa teslim edilemez’ diyoruz. Devletin bir şahsa teslim edilmesinin yarattığı Sonuç nedir, sorarsanız, Çanakkale’dir; uğraş edildi, bir Biricik Hasım askeri geçmedi. Bir Biricik Hasım gemisi geçmedi. Binlerce şahıs hayatını kaybetti. ancak üç Yıl sonra bir kişinin iradesi ile gemiler geçti, Biricik kurşun atılmadan İstanbul işgal edildi.
Biz o nedenle, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz. O nedenle, akil insanlara gereksinimimiz olduğunu söylüyoruz. O nedenle toplumun geleceğini inşa etmek için Uğraş harcayan insanlara gereksinimimiz Mevcut diyoruz. O nedenle akıl, akıldan üstündür diyoruz. O nedenle istişare diyoruz.
Dolayısıyla devleti yönetmek; bilimle olur. Devlet bilimle, ferasetle, akılla, liyakatle yönetilir. Ve her şeyden kıymetlisi devlet adaletle yönetilir. Burada verilen gayret, Çanakkale’de verilen uğraş Alelade bir uğraş değil; birebir vakitte bir eşitlik gayretidir. Baskıyı, Hasım işgalini reddeden bir iradenin çabasıdır. Kendi bayrağımızın altında özgürce yaşayabileceğimiz bir Türkiye inşa etmek istiyoruz diyenlerin çabasıdır. Ve dikkat ederseniz, burada; asla ve asla bir Fark yoktur. Kim Alevidir, kim Sünni’dir, kim Kürt’tür, kim Laz’dır. Yok. Hepsi kucak kucağa yatıyorlar. Hepsine biz minnet borçluyuz.
Bizi ayrıştırmak istiyorlar, bu Fazla Aka bir tehlikedir. Biz kendi ülkemizde, bayrağımızın altında özgürce yaşamak istiyoruz. Biz bağımsızlığımızı birilerine emanet edemeyiz. O nedenle Çanakkale daima bizim tarihimiz, hem dünya tarihi açısından nihayet derece Kıymetli bir çabadır. önemli bir kurtuluş çabasıdır. Onlara minnet borçluyuz. Unutulmaması gerekiyor. Verilen gayretin nasıl verildiğinin unutulmaması gerekiyor. Yokluk içerisinde bu uğraş verildi.
İşin özeti şöyle: Her birimizin Biricik tek, vatandaş olarak sorumluluğu var. Bu devlet Alelade bir devlet değildir. Biz, Alelade bir devlet değiliz. Bizim verdiğimiz uğraş de Alelade bir uğraş değil. Biz; ulusal kurtuluş savaşını verdikten sonra, Tüm mazlum ülkeler de ulusal kurtuluş savaşlarını verdiler. Türkiye’yi Örnek aldılar.
Biz, daha sonra Cumhuriyeti kurduk. Bizimle birlikte çabayı veren o Tüm mazlum ülkeler; ‘Türkiye, Cumhuriyet kurdu; o Vakit biz de Cumhuriyet kuruyoruz’ dediler. Tamamı Cumhuriyet kurdular. Verdiğimiz gayret, dünyadaki Tüm toplumlar için, mazlum ülkeler için Örnek oldu. Cezayir’in kurtuluşunda, genç çocuklar hayatlarını verirken; göğüslerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları vardı. Zira biliyorlardı ki, o bir ulusal uğraş verdi, ülkesinin bağımsızlığını kazandı.
‘ÜRETEN BİR TÜRKİYE…’
Bundan sonraki çabamız, akıl ve bilgi çabası. Bilimde, teknolojide gelişme çabası. Dünyayla rekabet etme uğraşı. Her birinizin cep telefonları var. Ancak, hiçbiri Türkiye’de üretilmiyor. Türkiye, teknolojisi gelişmiş eserlerin pazarı değil; tıpkı vakitte üreticisi olmak zorundadır. Onu biz ürettiğimiz Vakit dünyayla rekabet edebileceğiz. O nedenle yeni yol; bilimde ve teknolojide ilerleme yoludur. Bilimde ve teknolojide ilerleyen bir ülke, dünyanın her tarafından Prestij kazanan bir ülke olur. Ve bu çerçevede çalışan ülkeler hem gelir elde ederler, hem de refah düzeylerini yükseltirler… Bunun uğraşını veriyoruz artık: Büyüyen bir Türkiye, kalkınan bir Türkiye, tarihi ile Haysiyet duyan bir Türkiye, dünya ile rekabet eden bir Türkiye, üniversiteleri bilgi üreten bir Türkiye, çocuklarımızın geleceğini Yurt dışında değil, kendi ülkesinde çalışarak kazanarak elde edebileceği ve bu inancı duyabildiği bir Türkiye… Hepimizin ortak dileği budur.
‘AKLIMIZI KULLANARAK HOŞ ŞEYLERİ KEŞFEDEBİLİRİZ’
Farklı kanıdan korkmamalıyız. Farklı fikir kadar değerli bir şey yoktur. Farklı fikir birebir vakitte sağlıklı bir münakaşa yeri de yaratır. Örnek: Newton, başına bir elma düşüyor. Elma neden üst gitmedi de aşağı düştü. Farklı düşündü. Farklı düşünme, yerçekimi kanununu buldu. Katılırız yahut katılmayız; fakat insanın, Aziz yaradanın bize verdiği en değerli şey akıldır. Aklımızı kullanarak, hoş şeyleri keşfedebiliriz. Ve bunu insanlığın hizmetine sunabiliriz.
Mansur Yavaş’tan istediğim Biricik şeydi: Ankara’yı, Mustafa Kemal Atatürk’ün özlediği bir başşehir yap. Ankara, nitekim Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, geliştirmek istediği ileri atılımlar yapan bir başşehir yapalım diye… Bunu yapıyor. Kendisi ile gurur duyuyoruz.”
Yorum Yok